DEVAM: 84- CUMA
(NAMAZI) VAKTİ HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI
حَدَّثَنَا
أحمد بْن
عبدة.
حَدَّثَنَا
المعتمر بْن
سليمان.
حَدَّثَنَا
حميد، عَن
أنس؛ قَالَ: - كنا
نجمع ثم نرجع
فنقيل.
فِي
الزَوائِد:
إسناده
صَحِيْح
ورجاله ثقات.
Enes (bin Malik)
(r.a.)'den: şöyle demiştir: Biz cuma namazını kılar, sonra (evlerimize)
döner ve Kayluiet istirahatını yapardık.
Not: İsnadının
sahih ve ricalinin sika oldukları Zevaid'de bildirilmiştir.
AÇIKLAMA: Bu hadis, 1099 nolu Sehl (r.a.)'ın hadisine
benzer. Orada Kaylule'nin izahı yapılmıştır. Bu hadis de diğeri gibi
sahabilerin cuma günleri cuma namazına sabahtan hazırlanmakla meşgul oldukları
ve erken namaza gittikleri nedeni ile öğle istirahatını cuma namazından sonraya
bıraktıklarına delalet eder.
Hulasa cuma
namazının vaktini bildiren hadisler, cuma namazının öğle vakti girdikten sonra
kılındığına delalet ederler. Bu sebeple Ebu Hanife, Şafii, Malik bununla
hükmetmişlerdir. Sahabilerin cumhuru ile tabiilerin cumhuru ve bunlardan sonra
gelen alimlerin cumhuru da bu hükmü vermişlerdir. Cumhurun delillerinden birisi
Seleme (r.a.)'in 1100 nolu
hadisidir.
Diğer bir kuvvetli delil. Buhari, Tirmizi, Ebu Davud ve Beyhaki'nin rivayet
ettikleri Enes (r.a.)'in şu hadisidir: "Resulullah (s.a.v.), cuma namazını
güneş semanın ortasından (batıya) kaydığı zaman kıldırırdı."
Nevevi: Şafii
şöyle demiştir, der: 'Nebi (s.a.v.), Ebu Bekir, Ömer, Osman ve bunlardan sonra
gelen imamlar (r.anhum), tüm Cumaları daima öğle vakti girdikten sonra
kıldırmışlardır.'
Hanbeliler ve
İshak, Cuma namazının öğle vakti girmeden önce kılınabileceğini söylemişlerdir.
Bunların
delillerinden birisi Sehl (r.a.)'in 1099 nolu hadisidir. Bu hadisi açıklarken
delil oluşunu ve Cumhur'un cevabını bildirmiştim. Diğer bir delil de Ahmed,
Müslim ve Nesai'nin Cabir (r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir:
"ResuluIlah
(s.a.v.) Cuma namazını kıldırırdi. Sonra biz develerimizin yanına giderdik.
Güneş semanın ortasından batıya kayınca develerimizi ağıla sokardık."
Cumhur bu
hadisi, Nebi (s.a.v.)'in Cuma namazını öğle namazı gibi serinliğe tehir
etmediği ve öğlenin ilk vaktinde kıldırdığı anlamında yorumlamışlardır, Bu
yorumun deIili de diğer hadislerdir. Aksi takdirde hadisler arasında bir
tenakuz (ters düşme) bulunur. Tenakuzun bulunduğu farz edilse dahi diğer
hadisler daha kuvvetli olduğu için onlarla amel edilir. Bu hadis de onlara
uygun yorumlanırsa tenakuz kalmaz ve hadislerin hepsi ile amel edilmiş olur.
Hanbeliler'in gösterdikleri AbduIlah bin Seydan'ın hadisini cumhur zayıf
görmüştür. Darekutni ve Ahmed'in rivayet ettikleri bu hadisin mealini buraya
aktarmaya lüzum görmedim.